20 Nisan 2011 Çarşamba

Atatürk’ün Bilim Ve Teknolojiye Verdiği Önem

Atatürk’ün bilim ve teknolojiye verdiği önemi onun kişilik özelliklerine bakarak anlayabiliriz. O birçok savaşı kazanmış bir komutan ama ötesinde, bütün dünyayı etkilemiş bir lider, başarılı bir devlet adamı ve bir devrimci. Ülkesinin, toplumsal, politik, ekonomik ve hukuki yapısını kökten değiştirmiş bir devrimci. Böyle bir insanda var olan en temel özelliklerden biri de akla, bilime ve teknolojiye inanmasıdır. Bilimin olmadığı yerde karanlıklar başlar, karanlıkların olduğu yerde de özgürlükler biter. Aydınlıklar eğitimle, bilim ve teknolojiyle sağlanır ki, Atatürk, ülkemizdeki karanlıkları yok edip “Aydınlığa Doğru” çağrısını veren ulusumuzun önderinin yarattığı esere baktığınızda bu öğelerin tamamını bulabiliyoruz. Bu da onun bu konulara verdiği önemin en açık göstergesidir.

ATATÜRK DİYOR Kİ!


Bilim ve Teknoloji ile ilgili;

Dünyada herşey için, medeniyet için, hayat için, başarı için en gerçek yol gösterici ilimdir, fendir. İlim ve fennin dışında yol gösterici aramak gaflettir, cahilliktir, doğru yoldan sapmaktır. Yalnız ilmin ve fenin yaşadığımız her dakikadaki safhalarının gelişimini anlamak ve ilerlemeleri zamanında takip etmek şarttır. Bin, iki bin, binlerce yıl önceki ilim ve fen lisanının koyduğu kuralları, şu kadar bin yıl sonra bugün aynen uygulamaya kalkışmak elbette ilim ve fennin içinde bulunmak değildir. 1924 (5-197)
Gözlerimizi kapayıp tek başımıza yaşadığımızı düşünemeyiz. Memleketimizi bir çember içine alıp dünya ile alakasız yaşayamayız… Aksine yükselmiş, ilerlemiş, medeni bir millet olarak medeniyet düzeyinin üzerinde yaşayacağız. Bu hayat ancak ilim ve fen ile olur. İlim ve fen nerede ise oradan olacağız ve her millet ferdinin kafasına koyacağız. İlim ve fen için kayıt ve şart yoktur.
Hiçbir tutarlı kanıta dayanmayan birtakım geleneklerin, inanışların korunmasında ısrar eden milletlerin ilerlemesi çok güç olur; belki de hiç olmaz. İlerlemede geleneklerin kayıt ve şartlarını aşamayan milletler, hayatı, akla ve gerçeklere uygun olarak göremez. Hayat felsefesini geniş bir açıdan gören milletlerin egemenliği ve boyunduruğu altına girmeye mahkumdur. 1922 (5-44)
Başarılı olmak için aydın sınıfla halkın zihniyet ve hedefi arasında doğal bir uyum sağlamak lazımdır. Yani aydın sınıfın halka telkin edeceği idealler, halkın ruh ve vicdanından alınmış olmalıdır. 1923 (5-141)
Halka yaklaşmak ve halkla kaynaşmak daha çok aydınlara yöneltilen bir vazifedir. Gençlerimiz ve aydınlarımız niçin yürüdüklerini ve ne yapacaklarını önce kendi beyinlerinde iyice kararlaştırmalı, onları halk tarafından iyice benimsenip kabul edilebilecek bir hale getirmeli, onları ancak ondan sonra ortaya atmalıdır. 1923 (5-141:142)
Taassup cahilliğe dayanır. Bundan dolayı taassubu olan cahildir. İlim mutlaka cahilliği yener, o halde halkı aydınlatmak lazımdır. 1923 (37-73)
Bu millet ve memleket ilme, irfana çok muhtaç; tahsil yapmış, diploma almış gelmiş, olanları korumak kadar doğal ve lüzumlu bir şey olmaktan başka, parti parti eğitim ve öğretim görmek için ilim ve fen almak için Avrupa’ya, Amerika’ya ve her tarafa çocuklarımızı göndermeye mecburuz ve göndereceğiz. İlim ve fen ve ihtisas nerede varsa, sanat nerede varsa gidip, öğrenmeye mecburuz. Bu nedenle artık himaye ok zayıf kalır. Bunun yerine mecburiyet geçerli olur. 1923 (37-123)
İlim ve özellikle sosyal bilimler dalındaki işlerde ben emir vermem. Bu alanda isterim ki beni bilim adamları aydınlatsınlar. Onun için siz kendi ilminize, irfanınıza güveniyorsanız, bana söyleyiniz, sosyal ilimlerin güzel (yapıcı) yönlerini gösteriniz, ben takip edeyim. (28-316)
Ben, manevî miras olarak hiç bir ayet, hiçbir dogma, hiçbir donmuş ve kalıplaşmış kural bırakmıyorum. Benim manevî mirasım ilim ve akıldır. Benden sonrakiler, bizim aşmak zorunda olduğumuz çetin ve köklü zorluklar karşısında, belki gayelere tamamen eremediğimizi fakat asla taviz vermediğimizi, akıl ve ilmi rehber edindiğimizi tasdik edeceklerdir. (129-13)
1. ATATÜRK’ ÜN BİLİM VE TEKNOLOJİYE ÖNEM VERMESİ

Atatürk’ün temel inanışlarından ve onun düşünce sistemi olan Atatürkçülüğün unsurlarından biride ; ilmin ve aklın rehberliği altında sürekli çağdaşlaşmadır. Başka bir terim ile ; her çağın ilim ve teknolojisinin rehberliği ve getirdiği yeniliklerin ışığı altında toplumun çağdaşlaşma – modernleşmeyi sürdürmesidir.

Atatürk bilim ve teknolojinin önemini “Dünyada her şey için , medeniyet için, hayat için , başarı için en gerçek yol gösterici ilimdir,fendir. İlim ve fennin dışında yol gösterici aramak gaflettir, cehalettir, doğru yoldan sapmaktır” sözleri ile vurgulanmıştır.

Türk milletini geri bırakan sebep; Cumhuriyet devrine kadar gerçek anlamda bilim ve teknolojiyi izleye bir dönemin yaşanmamış olmasıdır. Bu nedenle Türk Milletinin medeni , çağdaş ve müreffeh millet olarak varlığını yükseltmek dinamik idealini kendisine gösteren Atatürk ; bu ideale ulaşmakta , bilim ve teknolojinin önemini belirtmiş “Bu millete gideceği yolu gösterirken ,dünyanın her türlü ilminden, buluşlarından,ilerlemelerinden istifade edelim” demiştir.

Atatürkçülük’te ; akılcılığın temeli olan bilim ve teknoloji her alanda esas alınmalıdır. Zira Atatürkçülük ,ilerlemenin temeli olan çağdaş bilim ve teknik esaslarının, her alanda rehber kabul edilmesini gerektirir. Bilim ve teknolojide ileri olmak , her türlü mücadelede başarılı olmanın başlıca koşuludur. Bu amaçla bütün faaliyetler bilim ve teknoloji temeline oturtulmalı, bilim ve teknolojinin hudutları daima genişletilmelidir.

Atatürk büyük Nutkunda Türkiye Cumhuriyeti ‘nin kurulmasında temel prensip olarak bilim ve tekniğin esas alındığını dile getirmiş ve ayrıca “Milletimizin siyasi,sosyal hayatında ,milletimizin fikri terbiyesinde de rehberimiz ilim ve fen olacaktır” demek sureti ile bilim ve teknolojinin kullanılacağı diğer alanları da göstermiştir.

Medeni dünya hızla değişmekte ve gelişmektedir. Bu değişiklik ve gelişmelere uymak gerekir. Uygarlık yolunda başarının gelişme ile mümkün olduğunu kabul eden Atatürk ; “Hayat ve geçime egemen olan kuralların zaman ile değişme , gelişme ve yenilenmesi zorunludur. Medeniyetin buluşlarının , tekniğin harikalarının dünyayı değişiklikten değişikliğe uğrattığı bir devirde asırlık köhne zihniyetlerle , geçmişe bağlılık ile varlığın korunması mümkün değildir” demiştir.

Atatürk’e göre , cehalet ve taassuptan uzak , ilme ve akılcılığa dayanan uygarlık yolu , toplumlar için zorunlu bir yoldur. Çünkü “Medeniyet öyle kuvvetli bir ateştir ki, ona ilgisiz kalanları yakar ,yok eder . Uygar olmayan insanlar ve toplumlar daima uygar olanların ayakları altında kalmaya mahkum olacaklardır”. Oysa Atatürk, Türk Milletinin, karakter, çalışkanlık , zeka , milli birlik özelliklerinin yanısıra ilerleme ve medeniyet yolunda , yürümekte olduğunu elinde ve kafasında tuttuğu meşale müspet ilim olduğu için , Türk Milletinin bu uygarlık yarışını kazanacağına inanmaktadır.

Yazının Etiketleri
Atatürk, atatürk bilim ve teknoloji, atatürk ve bilim, atatürkün bileme verdigi önem, atatürkün bilim ile ilgili sözleri, atatürkün Bilim ve Teknoloji ile ilgili sözleri, atatürkün bilime ve teknolojiye verdiği önem, atatürkün teknoloji ile ilgili sözleri, atatürkün teknolojiye verdiği önem

0 yorum:

Yorum Gönder