1 Kasım 2010 Pazartesi

Özel: turbanlı kızın KEMAL KILICTAROĞLUNA CEVABI

OSMANGAZİ üniversitesin de okuyon allı, yeşilli, beyazlı başı türbanlı ala keklik gibi kınalanmış bir genç kızımız zamanın modasına uyarak Kılıçtaroğlu’na soruya şöyle başlıyor:
“Karşımda Atatürk yok ki? Niye ayağa kalkıp konuşacağım?”
Salonda homurtular, boykot alkışları ayyuka çıkıyor. Genç kız terbiyesizce ve siyasi boyutu çok anlamlı olan konuşmasına devam ediyor.
“ Sizler hep türbanı biz çözeceğiz diyorsunuz. Size inanmak isteriz. Yıllardır sürüncemede kalan bu konuyu hemen, burada nasıl çözecekseniz anlatınız. Lütfen! Uzatmadan anlatınız da bir oyum var, onu da size vereyim!”
Diyor.
Kılıçtaroğlu ise kaçamak cevaplara bürünerek:
“Siz bizi iktidara getirin, oyunuzu verin de hele bir o zaman görün!”
Diyor.
Sahi oyu verdiler diyelim. Kılıçtaroğlu da büyük bir sayı ile meclise girdi. Türban konusunu çözer mi?
Çözebilir mi?
En modern en çağdaş en ilerici sözde akıllının bile “biz özgürlüklere saygılıyız, kişisel sorunlara karışamayız! Bu bir demokrasi meselesidir” diyebiliyor, özellikle de bir zamanlar böyle verilere şiddetle karşı duruyorken nasıl, neden seri şekilde değişebiliyorlar? İnsanlar bukalemun mu ki aniden değişebiliyorlar? Türban konusu Anayasa Mahkemesince ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesince reddedildiği halde bilhassa bizdeki bir çuval bıyıklı aydınlar, yağdanlık akademisyenleri, oy avcısı siyasetçiler ve cukkacı dönekler temcit pilavı gibi her gün bu konu üzerindeler.
Ne değişti de insanlar bu kadar çabuk etkilendi?
Yoksa yedimiz içtiğimiz genetiği değiştirilmiş ihtiyaçlarımız beyinlerde bir şeyler mi yaptı da akademisyenler dahi acayip mutasyona uğradı?
Cereyan geçti mi oynuyoruz?
Neden?
Bunu düşünen yok!
Çağdaş bilime, aydınlığa, müreffeh ilime, irfan dağıtan ilerici görüşlere, teknolojiye ve modern dünya seviyesi ile gelişmelerine ulaşmak istemiyor musunuz?
Üstelik ulu önder Atatürk’ün ilke ve inkılâplarına göre gelişen bir Türkiye Cumhuriyeti Devleti, vatandaşları olmak istemiyor muyuz?
Nedir bu türban Pensilvanya, cemaat, çarşaf, vs. yaklaşımlarınız?

0 yorum:

Yorum Gönder